Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "2. Al-i Beyt Mirasını Yeniden Düşünmek Sempozyumu"nda konuştu Açıklaması

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, '2. Al-i Beyt Mirasını Yeniden Düşünmek Sempozyumu'nda konuştu Açıklaması
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "İslam inanç ve kültür dünyasında ehlibeyt kavramı, Peygamber Efendimizin mutahhar eşleri, çocukları, torunları ve diğer yakınlarından oluşan ailesinin özel ismi hüviyetini kazanmıştır.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "İslam inanç ve kültür dünyasında ehlibeyt kavramı, Peygamber Efendimizin mutahhar eşleri, çocukları, torunları ve diğer yakınlarından oluşan ailesinin özel ismi hüviyetini kazanmıştır." dedi.

Üsküdar Üniversitesince NP Sağlık Yerleşkesi'nde düzenlenen "2. Al-i Beyt Mirasını Yeniden Düşünmek Sempozyumu"nun açılışında konuşan Erbaş, İslam'ın hedeflediği toplumsal yapının düşünsel arka planına işaret eden referans kelimeler olduğunu söyledi.

İbadetten ticarete, hukuktan ahlaka, aileden sosyal hayata kadar hemen her alanda pek çok örneği bulunan söz konusu kavramlardan birinin de aile mefhumuna atıfta kullanılan ehlibeyt tabiri olduğunu aktaran Erbaş, "İslam'ın ilk yıllarında gerek Peygamber Efendimizin gerekse diğer insanların ev halkını ifade etmek için kullanılan bu tabirin dini literatürde bir terim olarak yer bulması ise daha çok Hz. Peygamber'in ailesinin müminler nezdindeki anlam ve değeri çerçevesinde tezahür etmiştir. Böylece İslam inanç ve kültür dünyasında ehlibeyt kavramı, Peygamber Efendimizin mutahhar eşleri, çocukları, torunları ve diğer yakınlarından oluşan ailesinin özel ismi hüviyetini kazanmıştır." diye konuştu.

İslam'ın evrensel ilke ve değerlerinin hayata taşınması noktasında ehlibeytin örneklik misyonunun Hz. Muhammed'in vefatından sonra da devam ettiğini anlatan Erbaş, şöyle devam etti:

"Zira Allah Resulü'nün bu bağlamda Kur'an-ı Kerim'i ve ehlibeytini ashabına emanet olarak bıraktığına ve onlar hakkında dikkatli olunması gerektiğine işaret eden rivayetler vardır. Esasen medeniyet köklerimizde peygamber aşkı vardır. Peygamber Efendimizi sevmek, imanımızın ve Allah'a kulluğumuzun bir gereğidir. Allah'ın sevgisini kazanmanın ve rızasına ulaşmanın yolu, Peygamberimizi sevmekten, ona gönül vermekten, onu örnek almaktan ve onun yolunda olmaktan geçmektedir."

Müslümanların Kur'an-ı Kerim'e ve sünnet-i seniyyeye sahip çıkmayı ulvi muhabbetin bir gereği olarak gördüklerini vurgulayan Erbaş, buna karşın ehlibeyte duyulan ulvi muhabbetin tarihi süreç içinde kimileri tarafından ideolojik ve politik çıkar malzemesi yapılmasının da acı bir gerçek olduğunu kaydetti.

"Müslümanların arasına atılmış en büyük fitne"

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Hz. Hüseyin'in şehit edilmesi hadisesinin vahim çarpıtmayla istismar zemini yapılmak istendiğine işaret ederek, "İstisnasız bütün Müslümanların yüreğini dağlayan bu elim hadiseden hareketle yürütülen ırkçı, mezhepçi ve ideolojik tarafgirlik, Müslümanların arasına atılmış en büyük fitne ve ümmetin vahdetine, kardeşlik bilincine ve geleceğine yapılmış en ağır suikasttır." dedi.

Erbaş, ehlibeytin İslam ümmetinin önemli ortak paydalarından biri olduğunu aktararak, buna duyulan sevginin Muhammedi bir muhabbet olduğunu sözlerine ekledi.

Hafız İbrahim Yağız'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan sempozyuma, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Rotterdam İslam Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz de katıldı.

Konuşmasının sonunda Erbaş'a, Nevzat Tarhan tarafından hediye verildi.

Sempozyum, toplu aile fotoğrafı çektirilmesi ve sunumlarla devam etti.

Kaynak: AA / Koray Taşdemir - Güncel
title
OSZAR »